24 Haziran 2008

Teşekkürler Dünya


Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara'ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya...

Kazım Koyuncu

Resim Kaynağı

17 Haziran 2008

Liberal Basın Anlayışı


Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde siyasi-ekonomik liberalizmin gelişmesi ve yapılan demokratik reformlar sonucunda, liberal basın anlayışı yaygınlık ve ağırlık kazandı. Temelini liberal siyasi düşünceden alan anlayışta; basın, yönetilenlerin (halk) sesini yönetenlere (iktidar) duyuran, yönetenlerin icraatlarını da halka anlatan bir araçtı. İki kitle arasında aracı olma işlevinin yanında basına, iktidarın denetlenmesi, sorgulanması rolü de verilmişti. Nasıl liberal siyasi düşünce de halk, siyasi haklarını kullanmayı temsilcilerine devretmişse, kamu yararının kollanıp gözetilmesi hakkını da basına devretmişti. Yani basın, denetleme işlevi üstlenen bekçi köpeğiydi (watch dog) ve yasama, yürütme ve yargının yanına dördüncü güç olarak eklemlenmişti.

Ancak, gerek basına atfedilen bekçi köpeği (watch dog) işlevi gerekse dördüncü güç işlevi; ticarileşme, tekelleşme, magazinleşme, daha fazla kâr elde etme, sahip olduğu gücü kendi çıkarına kullanma çabaları yüzünden kaybolup gitti. Örneğin; gazete patronlarının başka iş kollarında yapmış oldukları faaliyetler nedeniyle iktidarla arasını hoş tutmaya çalışmaları, iktidarı eleştirici haberlerin gazetelerde yayınlanmamasına neden oldu. Bugün, siyasal iktidarları, denetlemeyen ve sorgulamayan gazetecilik, lapdog journalism (kucak köpeği gazeteciliği) olarak tanımlanmaktadır (Ainamo, 2006).

Kaynakça

Metin

Antii Ainamo, Innovation Journalism for Bridging the Gap Between Technology and Commercialization

Resim

http://planetquo.com/Who-Rules-America-


15 Haziran 2008

Ay Karanlık


Ay Karanlık
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...

İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...

Ahmet ARİF

11 Haziran 2008

Sahibinin Sesi (His Master’s Voice)


Sahibinin Sesi (His Master’s Voice), bir plak şirketidir. Plak üzerinde resmi bulunan Nipper isimli köpek, plaktaki sahibinin sesini dinlemektedir. Stanislaw Lem tarafından yazılan ve 1968 yılında ilk baskısını yapan His Master’s Voice kitabının konumuzla alakası, sadece isim bazındadır.

Biz de ise Sahibinin Sesi lafı; düşünmeyen, fikir üretmekten aciz olan, patronunun suflörlüğü altında onun dediklerini motamot ifade etmekten öteye geçemeyen kişilerin bulundukları durumu betimlemek için kullanılır. Şöyle kuklamsı gibim bir şeydir. Ruhları, devre mülke benzemektedir parayı veren istediği gibi kullanma hakkına sahiptir, ne yazık ki kullanılma rızasını kişinin kendisi gönüllü vermektedir. Yaygın olarak görüldüğü meslek grupları içinde halay başı, basın çalışanlarıdır. Liberal ekonomik anlayışın beraberinde getirdiği, liberal çoğulcu basın anlayışı çerçevesinde, halk adına iktidarları denetleme sorumluluğunu üzerine alarak yasama, yürütme ve yargının yanına dördüncü kuvvet olarak eklemlenmiş basının, halay başı olması ayrı bir ironidir.

Resim Kaynağı


10 Haziran 2008

İlk Muhabirler


Gazetelerin ilk muhabirleri, hayatlarını başka mesleki işlerle kazanan ancak mesleklerinin getirdiği olanak sayesinde haberlere ulaşan kişilerdi. Bunlar postane müdürü, rahip, polis şefi, gemi katibi, mahkeme memuru, tüccar veya gezgin gibi amatörlerden oluşuyordu (Wallace, 2006). Örneğin, habere ilk ulaşan kişiler olan postacılar, şehrin girişinde bulunan hanlara veya birahanelere giderek haberi çevreye yayıyorlardı. Özellikle ülkedeki siyasi gerilimlerin arttığı dönemlerde, postacıların ellerindeki broşürler (pamphlet) veya süreli yayınlar kasaba sakinleri tarafından okunur ve haberler çevreye yayılırdı (Popkin). Şimdilerde ise, ağ günlükçülerinin (blogger) mesleki durumlarındaki çeşitlilikle birlikte benzer bir amatörlüğe geri dönüş dönemi yaşanmaktadır.

Kaynakça:

Metin

Milverton Wallace, The New Corinthians: How the Web is Socialising Journalism

D. Jeremy Popkin, Journalism, Newspapers, and Newssheets

Resim

http://blogs.indiewire.com/twhalliii/archives/010565.html

*** Resimde arz-ı endam eden Superman'in konuyla alakası, kahramanımız Clark Kent'in Dailyplanet'te muhabir olması nedeniyledir. İyilerin dostu, kötülerin amansız düşmanı, dünyayı kurtarmaya yeminli Superman, bizim medyayı da kurtarır mı acaba diyesim geliyor.

Farzı muhal, bizim medya, Ata Demirer'in Küçük Kurbağa eserine nazire yaparak bir şarkı söylese sözleri de şöyle olsa:

"Ben bir tekel medyayım

Zengin ve imtiyazlı

Meslek ahlak ilkeleri kendi tarafında çiğnenmiş

Holding medyasıyım kardeşim

Taraflılık içinde bu sektörde

Kurtarılmayı bekliyorum

Bir Supermandir beklediğim

Gelsin düzeltsin beni

Gelsin halka yaklaşayım

Sıkıldım, dezenformasyondan, manipülasyondan yav

Gel Superman gel..."

Günlük Gazetenin Doğuşu

Demokrasi olmadan gazetelere sahip olamazsınız, gazeteler olmadan demokrasiye sahip olamazsınız.

Alexis de Tocqueville

Kökleri on dördüncü yüzyıldaki, aristokrasi hakkında bilginin taşındığı “haber kağıtları” ile burjuvazinin ticari sorunlarını çözmek için kullandığı “haber mektuplarına” kadar giden (Tokgöz, 2003:58) gazetenin, bunlardan farkı düzenli aralıklarla yayınlanmasıdır. Düzenliliği ve sürekliliği sağlayan ise; posta arabalarının haftada bir haberlerin alım ve dağıtım işlerini yapması ve matbaanın icat edilmesidir (Büyük Larousse, 3.cilt:1348). Posta arabalarının kendi aralarında örgütlenmesi, haberin yayılmasını sağlayan “dağıtım ağlarının” kurulmasını sağlamış, matbaa da yazılı ürünlerin basılma hızlarını ve miktarlarını arttırmıştır.

İlk süreli gazete; bir kaynağa göre 1609’da Ausburg’da çıkan Avis Relation Oder Zeitung, bir kaynağı göre ise 1605’te Hollanda’da ticari bültenden doğduğu sayılan Niuewe Tijdingen’dirFrankfurter Zeitung’un yer aldığı birçok süreli gazete, 1615 yılından başlayarak yayınlanmıştır (Büyük Larousse, 3.cilt:1348). (Tokgöz, 2003:58-59).

Londra’da 1622 yılında Nathaniel Butter tarafından Weekly News, Paris’te 30 Mayıs 1631’de Théophraste Renaudot tarafından La Gazete çıkarılmıştır (Büyük Larousse, 3.cilt:1348).

Doğuşu ile birlikte gazeteler, öğretmen ve modern uygarlığın güçlü, etkili aracı olarak görülmüş; ayrıca, dünyada yaşanan deneyimleri gün gün insanlara vererek bilgi verici olmasının yanında tek sayfalık kağıt üzerinde bütün dünyanın resmini çekip insanlara gösteren mükemmel bir zihinsel fotoğraf makinesi olarak da değerlendirilmiştir (Hunt, 1850:2). Gazetenin zihinsel fotoğraf makinesine benzetilmesi, tam da çoğulcu liberal basın anlayışındaki “ayna” metaforuyla örtüşmektedir. Gerek zihinsel fotoğraf makinesi gerek ayna; hem olay-olguların haberciler tarafından aynen yansıtılmasını (nesnellik ilkesi), hem de topluma, kendi kendisinin gösterilmesini simgelemektedir.

Kaynakça:

Büyük Larousse

Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik

F.Knight Hunt, The Fourth Estate: Contributions Towards A History of Newspapers, and of The Liberty of The Press

Bütün Ampuller Amerika'dan İthal(mi)dir


Bu müstesna reklam, Hürriyet gazetesinin 1 Mayıs 1948 tarihli ilk nüshasında yayınlanmıştır. Markanın menşeini ihmal etmeden diyoruz ki; "arkadaşım, bizim ampule mampule ihtiyacımız yok, kafi miktarda sahibiz"