Peki, nereden çıktı bu müvezzi mevzusu? İşte buradan:
15 Temmuz 2008
Müvezzi
Peki, nereden çıktı bu müvezzi mevzusu? İşte buradan:
13 Temmuz 2008
Yeni Medya #1
Geleneksel iletişim araçlarından ayrı duran sayısal televizyon, İnternet, GSM, WAP, GPRS, CD, VCD, DVD, etkileşimli CD, çift taraflı CD ve benzeri sayısal teknolojiler (Törenli, 2005:88) yeni medya olarak tanımlanmaktadır.
Rogers’a göre, yeni medyanın üç özelliği vardır:
a) Etkileşim (interactive): İletişim sürecinde etkileşimin varlığı gereklidir. Alıcı ve verici tarafların eş zamanlı iletişimidir.
b) Kitlesizleştirme (demassification) : Büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir.
c) Eşzamansız (asekron) olabilme : Yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda mesaj gönderme veya alma yeteneklerine sahiptirler. Aynı andalık gerekliliğini ortadan kaldırırlar. (Aktaran Geray, 2003: 18-19)
Geleneksel medyada da etkileşim olanağı bulunmaktadır. Çıkan bir haber üzerine okuyucular; fikirlerini veya hatalı gördükleri yerleri gazeteye, televizyona ya mektupla ya da telefonla ulaştırabilmektedirler. Ancak yeni medyadaki gibi hızlı ve doğrudan değildir. Araca (gazete) ulaşmak için yeni bir araca (mektup) ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, izleyicinin fikirleri veya hatalı gördüğü yerler diğer okuyucularca görülebilir değildir yani etkileşimin yansıması editoryal düzeydedir. Oysa İnternet ortamı ile birlikte, bir haberle ilgili fikirler, hem anında, hem doğrudan, hem de kamuya açık (yapılan yorum diğer kullanıcılar tarafından okunmakta ve görülmekte) hale gelmiştir.
Kaynakça
Metin
Haluk Geray, İletişim ve Teknoloji Uluslararası Birikim Düzeninde Yeni Medya Politikaları
Nurcan Törenli, Yeni Medya, Yeni İletişim Ortamı
Resim
http://www.masternewmedia.org/news/2007/10/
24 Haziran 2008
Teşekkürler Dünya
Hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara'ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya...
Resim Kaynağı
17 Haziran 2008
Liberal Basın Anlayışı
Ancak, gerek basına atfedilen bekçi köpeği (watch dog) işlevi gerekse dördüncü güç işlevi; ticarileşme, tekelleşme, magazinleşme, daha fazla kâr elde etme, sahip olduğu gücü kendi çıkarına kullanma çabaları yüzünden kaybolup gitti. Örneğin; gazete patronlarının başka iş kollarında yapmış oldukları faaliyetler nedeniyle iktidarla arasını hoş tutmaya çalışmaları, iktidarı eleştirici haberlerin gazetelerde yayınlanmamasına neden oldu. Bugün, siyasal iktidarları, denetlemeyen ve sorgulamayan gazetecilik, lapdog journalism (kucak köpeği gazeteciliği) olarak tanımlanmaktadır (Ainamo, 2006).
Kaynakça
Metin
Antii Ainamo, Innovation Journalism for Bridging the Gap Between Technology and Commercialization
Resim
15 Haziran 2008
Ay Karanlık
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmet ARİF
11 Haziran 2008
Sahibinin Sesi (His Master’s Voice)
Biz de ise Sahibinin Sesi lafı; düşünmeyen, fikir üretmekten aciz olan, patronunun suflörlüğü altında onun dediklerini motamot ifade etmekten öteye geçemeyen kişilerin bulundukları durumu betimlemek için kullanılır. Şöyle kuklamsı gibim bir şeydir. Ruhları, devre mülke benzemektedir parayı veren istediği gibi kullanma hakkına sahiptir, ne yazık ki kullanılma rızasını kişinin kendisi gönüllü vermektedir. Yaygın olarak görüldüğü meslek grupları içinde halay başı, basın çalışanlarıdır. Liberal ekonomik anlayışın beraberinde getirdiği, liberal çoğulcu basın anlayışı çerçevesinde, halk adına iktidarları denetleme sorumluluğunu üzerine alarak yasama, yürütme ve yargının yanına dördüncü kuvvet olarak eklemlenmiş basının, halay başı olması ayrı bir ironidir.
10 Haziran 2008
İlk Muhabirler
Kaynakça:
Metin
Milverton Wallace, The New Corinthians: How the Web is Socialising Journalism
D. Jeremy Popkin, Journalism, Newspapers, and Newssheets
Resim
*** Resimde arz-ı endam eden Superman'in konuyla alakası, kahramanımız Clark Kent'in Dailyplanet'te muhabir olması nedeniyledir. İyilerin dostu, kötülerin amansız düşmanı, dünyayı kurtarmaya yeminli Superman, bizim medyayı da kurtarır mı acaba diyesim geliyor.
Farzı muhal, bizim medya, Ata Demirer'in Küçük Kurbağa eserine nazire yaparak bir şarkı söylese sözleri de şöyle olsa:
"Ben bir tekel medyayım
Zengin ve imtiyazlı
Meslek ahlak ilkeleri kendi tarafında çiğnenmiş
Holding medyasıyım kardeşim
Taraflılık içinde bu sektörde
Kurtarılmayı bekliyorum
Bir Supermandir beklediğim
Gelsin düzeltsin beni
Gelsin halka yaklaşayım
Sıkıldım, dezenformasyondan, manipülasyondan yav
Gel Superman gel..."
Günlük Gazetenin Doğuşu
Demokrasi olmadan gazetelere sahip olamazsınız, gazeteler olmadan demokrasiye sahip olamazsınız.
İlk süreli gazete; bir kaynağa göre 1609’da Ausburg’da çıkan Avis Relation Oder Zeitung, bir kaynağı göre ise 1605’te Hollanda’da ticari bültenden doğduğu sayılan Niuewe Tijdingen’dirFrankfurter Zeitung’un yer aldığı birçok süreli gazete, 1615 yılından başlayarak yayınlanmıştır (Büyük Larousse, 3.cilt:1348). (Tokgöz, 2003:58-59).
Doğuşu ile birlikte gazeteler, öğretmen ve modern uygarlığın güçlü, etkili aracı olarak görülmüş; ayrıca, dünyada yaşanan deneyimleri gün gün insanlara vererek bilgi verici olmasının yanında tek sayfalık kağıt üzerinde bütün dünyanın resmini çekip insanlara gösteren mükemmel bir zihinsel fotoğraf makinesi olarak da değerlendirilmiştir (Hunt, 1850:2). Gazetenin zihinsel fotoğraf makinesine benzetilmesi, tam da çoğulcu liberal basın anlayışındaki “ayna” metaforuyla örtüşmektedir. Gerek zihinsel fotoğraf makinesi gerek ayna; hem olay-olguların haberciler tarafından aynen yansıtılmasını (nesnellik ilkesi), hem de topluma, kendi kendisinin gösterilmesini simgelemektedir.
Kaynakça:
Büyük Larousse
Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik
F.Knight Hunt, The Fourth Estate: Contributions Towards A History of Newspapers, and of The Liberty of The Press
Bütün Ampuller Amerika'dan İthal(mi)dir
31 Mayıs 2008
Zeitgeist (Zamanın Ruhu)
Not: Fotoğraf, yazı kurgusunun bir parçası olup, yaşanmışlıkla ilintisi uzak aradır.
25 Mayıs 2008
Yağmur
* Pek yağmamasından dolayı, fotoğraflar muhtelif zamanlara aittir.
24 Mayıs 2008
Sesamos-Amastris-Amasra
Termik Santrale Hayır
Kafe
(Cafe kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde; kafe olarak kendine yer bulmuş, "içecek ve hafif yiyeceklerin satıldığı, bazılarında kapı önlerinde oturacak yerlerin bulunduğu ayaküstü yiyecek yerleri' olarak tanımlanmış.)
21 Mayıs 2008
İçerde
Pencere, en iyisi pencere;
Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa;
Dört duvarı göreceğine
Orhan Veli KANIK
13 Mayıs 2008
Twitter ve Haber
Cep telefonu veya internet üzerinden Twitter’a gönderilen kısa mesaj (bizim buralarda, onca müfredat değişikliğine rağmen bir türlü İngilizce öğrenilemez ama ne hikmetse kısa mesaj yerine es em es (sms) denmekte ısrar edilir) sonucu malumat sahibi olma hızı televizyon ve web sitelerinde daha fazladır denmektedir.
Twitter’in tarifini yapmak gerekirse; şu anda ne yapıp, ne yapmadığınızı ya da ne bileyim pirincin fiyatını hortlatan nedenleri -140 karakterle aşmamak kaydıyla- cümle aleme duyurduğunuz bir web sitesidir. Siteye bu güzide mesajlarınızı internet ortamında gönderebildiğiniz gibi cep telefonu vasıtasıyla da gönderebilirsiniz. Kara kalem usulü tarif, bu kadar.
Twitter ve haber arasındaki bağlantıya geri döndüğümüzde; mesela yakınlarınızda bir yerde patlama oldu bununla ilgili malumatı kısa mesajla hızlı bir biçimde bütün dünyaya duyurabilirsiniz. Oysa aynı hızı, televizyonda ya da web sitelerinde yakalamak daha güçtür.
Meydana gelen bu gelişmelerden şu sonuçları çıkarmak olasıdır:
1- Teknolojik gelişmeler daha çok, malumat verme ve ulaşma zamanını hızlandıracak faktörler ekseninde olmaktadır.
2- Daha hızlı malumat verme ancak daha çok kişinin malumat verici hale gelmesiyle olacaktır.
3- Daha çok kişinin malumat verici hale gelmesi ancak malumat vermenin kolay ve eldeki olanaklara uygun araçlarla yapılmasına fırsat verir nitelikte olmasıyla mümkün olacaktır. (Düşünsenize, çoluk çocuk cep telefonlarına düşkünlüğümüzü. Elimizdeki cep telefonuyla ne haberler veririz biz.)
4- Vatandaşların habere katılımı, salt işlenmemiş enformasyonu bildiren kişi olmasıdır. Enformasyonun işlenmesi ise, profesyonellerce (gazeteci) yapılacaktır.
21 Nisan 2008
Geç Kalmış Bahar Yazısı #2
Bu bahara ait fotoğraflar, elcağızımla çekilmiştir. Maksat amme hizmeti olsun.
Geç Kalmış Bahar Yazısı #1
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli KANIK
26 Mart 2008
Bu fotoğrafta sanal reklam vardır
22 Mart 2008
Hali Pür Melalilimiz ya da Good Night and Good Luck
Memleketin havasından mı suyundan mı bilemedim, aklıma birkaç sene önce gösterime girmiş Good Night and Good Luck (İyi Geceler İyi Şanslar) filmi düştü. İzlerken olayların ne kadar tanıdık geleceğini göreceksiniz.
Film hakkında aşağıdaki bilgiler http://www.sinema.com'dan alıntıdır.
20 Mart 2008
Ülkeler, gazetelerine benzer
Albert Camus
Gazeteleri ne kadar iyiyse, ülke de o kadar iyidir.
Meraklısına not: Fotoğraflardaki sigarayı silmek gibi bir modanın yaratıcısı ve uygulayıcısı olan yurdum insanlarının kaygılarını anlamış olsam da, fotoğrafın mana ve önemini bozacağından bu akıma katılamadığımı üzülerek belirtmek durumundayım. Saygılar sunarım.
08 Mart 2008
Google, Silikon Vadisi'nin King Kong'u Mu?
Konuyla uzaktan yakından bir illiyet rabıtası olmayan yukarıdaki paragraftan sonra, Google'a karşı, internet camiasındaki yüksek sesle dillendirilmeye başlanan eleştirilere gelebiliriz hatta geldik bile.
Financial Times ve Los Angeles Times'ta mealen; Google'ın, internet sektöründeki diğer şirketleri korkuttuğu, yeni şirketlerin girişini engellediği, sektörde hakim güç olmak istediği, bizim kendimiz hakkında bildiğimizden daha fazla bizi bildiği bunun da tehlikeleri beraberinde getirdiği söylenmekte. Örnek tehlike: Mahremiyet ihlali..
Andrew Keen'de, Google'ı Silikon Vadisi'nin King Kong'u olarak değerlendirmekte ve Bill Gates'in masaüstümüzü, Google'ın ise aklımızı hakimiyeti altına almak istediğini belirtmekte.
Aslından okuyayım senin çevirilerinden bir şey anlaşılmıyor diyenler için: Andrew Keen'den geliyor laşante mi kantare
25 Şubat 2008
Publick Occurances
24 Şubat 2008
Diyojen
Emeğe saygı : resim kaynağı
Rabbena, hep CNN'e
İster vatandaş gazeteciliği ister kullanıcı üretimi içerik diyelim, CNN bu dalgaya daha fazla kayıtsız kal(a)madı ve ireport.com ve i-report.com alan adlarını almak için 750.000 dolar ödeyerek, vatandaşlardan gelen metin, fotoğraf ve video gibi içerikleri herhangi bir düzenleme, süzme yapmadan beta.ireport.com adresinde yayınlamaya başladı.
Kanaatim odur ki, medya baronu CNN, atmış olduğu bu adımla, herhangi bir web sitesine gidecek olan kullanıcı içeriklerini kendi web sitesine çekmeyi dolasıyla egemenlik alanını daha fazla genişletmek istemektedir.
Kullanıcı da hazırladığı içeriğin, ziyaretçi sayısı nispeten daha az olan web sitelerinden ziyade tanınmış, bilinmiş bir web sitesinde yayınlanmasını tercih etmektedir. Çünkü hem ürettiği içerik daha fazla kişi tarafından bilinir hale gelmektedir hem de CNN’in diğer araçlarında da (televizyon, resmi web sitesi) yayınlanma ihtimali bulunmaktadır.
Ama keser gibi “hep bana, hep bana” nereye kadar be kardeşim.
20 Şubat 2008
Vatandaş Gazeteci vs Vakanüvis
Osmanlılarda, kendi zamanının ya da bir hükümdarın yaşadığı dönemin tarihini yazmakla resmen görevlendirilmiş yazarlar olan vakanüvisler, (Büyük Larousse, 23.cilt:12064) olayları kaleme alarak tarihe not düşmeleri ve asıl mesleklerinin tarih yazarlığı olmaması yönüyle vatandaş gazetecilere benzemesine karşın; “devlet tarafından yazılması istenilen, yazılmasında sakınca görülmeyen olayları yazması” (Büyük Larousse, 23.cilt:12064) yönüyle vatandaş gazetecilerinden ayrılmaktadır. Saraydan gelen emirler doğrultusunda neyi yazıp neyi yazmayacağı önceden belirlenmiş, sınırları çizilmiş vakanüvislerin tersine vatandaş gazetecileri neyi yazıp neyi yazmayacağına kendileri karar vermektedir. Ancak özellikle editörlü web sitelerinde, vatandaş gazetecilerinin hazırladıkları içeriklerin yayınlanacağı yer (ana sayfa, kategori sayfası vb.) editörler tarafından belirlenmektedir. Vatandaş gazetecilerine istediği konuyu istediği biçimde yazma olanağı sağlanırken, okuyucunun ilk hangi konuyu okuması gerektiğine web sitesi karar vermektedir. Yazma aşamasındaki belirleyicilik, sunma aşamasındaki belirleyiciliğe dönüşmektedir.
18 Şubat 2008
Karda İzler
Fotoğraflar, bu yılki kar yağışını göstermektedir ki tarihe biz de bir not düşelim.
"Ömrümüz, parmak uçlarımızda eriyen bir kar tanesi" midir acaba?
17 Şubat 2008
Vatandaş Gazeteciliği (Citizen Journalism)
Tanımını vereyim tam olsun. Kurumsal bir yapıda veya serbest olarak gazetecilik yapmayan insanların, çevresinde olan biten olay yahut olgu hakkında yazdığı metin, çektiği fotoğraf ve videoların; ağ günlüklerinde (blog), fotoğraf, video paylaşım sitelerinde yayınlanmasıdır.
Katılımcı gazetecilik (participatory journalism), görgü tanıklığı gazeteciliği (eye witness journalism) ya da kullanıcının ürettiği içerik (user generated content) olarak adlandırılan bu anlayış, Shayne Bowman ve Chris Willis'in "We Media: How Audience are Shaping the Future of News and Information" kitabında; bağımsız, güvenilir, doğru, geniş bakış açısına sahip enformasyonun sağlanması amacıyla, bir kişi veya grubun haber ve enformasyonun toplanması, yazılması, yayınlanması ve yorumlanması sürecinde aktif bir rol alması olarak tanımlanmaktadır.
Yeni medya uzmanı Mark Glaser'e göre de vatandaş gazeteciliği; gazetecilik eğitimi almamış ama modern teknoloji araçlarını ve küresel dağıtımı sağlayan interneti kullanan insanların, örneğin; şehir meclisi toplantısı, gazetede çıkan bir makalede gördükleri hata veya taraf tutma hakkında ağ günlüklerinde (blog) yazı yazmaları ya da gördükleri bir olayın fotoğrafını, videosunu çekip Youtube gibi web sitelerine göndermeleridir.
Bu kadarlık ciddiyet yeter sanırım. Vizontele'de televizyonunun tarifi yapılırken radyonun resimlisidir dendiğini hatırlarsınız. Bence vatandaş gazeteciliği de -tam karşılamasa bile-, vakanüvisliğin elektronik halidir.
Not: Kar nedeniyle yazmayı bir gün tatil ettim. Ne de olsa kendi kendimin valisiyim değil mi ama.
Bir daha not: resim kaynağı
16 Şubat 2008
OhmyNews
1999 yılında sabık (eski manasında) gazeteci Oh Yeon Ho tarafından kurulan, Güney Kore menşeli OhmyNews (efendim Korece şimdiki zamanlar anlamına geliyormuş, siz İngilizceymiş gibi düşünüp "anaa benim haber" biçiminde çevrebilirsiniz, ben öyle yaptım) vatandaş gazeteciliğinin (citizen journalism) dünyadaki en önemli örneğidir.
İngilizce yayınlanan OhmyNewsInternational'ın yaklaşık 60.000 vatandaş muhabiri, 60 profesyonel muhabiri ve editörü bulunmakta. Web sitesi gelirlerinin, %70'ini reklamlardan, %20'sini haberlerinin diğer haber sitelerine satılmasından elde etmekte. Ana sayfada yer alan haber için de vatandaşa belli bir miktar (15 avro yanılmıyorsam) ücret ödemekte.
Size yamuk yapmayacak bir İngilizceniz varsa ve haber göndereyim avroları istifleyeyim derseniz:
http://english.ohmynews.com
Derkenar- resim kaynağı
Dizi dizi Youtube
Soğuk ve karlı bir gün. Dışarıya çıksam ne yapacağım. Çernobil eseri radyasyonlu turist çayının ve 6 mg zifir, 0,5 mg nikotin, 7 mg karbonmonoksitten müteşekkil sigaranın eşliğinde youtube’dan video seyretmek en iyisi.
Ana sayfada “şu anda izlenen videoları” gösteren bir kısım var. Hiç dikkat etmemiştim daha önce. On saniyede (içimden saydım) bir yenileniyor. Bir baktım yirmi videonun on biri Türkiye’den. Memleketimin insanları, Viyana kapılarından sonra Youtube kapılarına mı dayanmıştı yoksa. Bu düşüncenin gayri mümkün olduğunu düşünerek, Youtube’a “erişilen ülkede şu an izlenen videoların” gösterildiği kısım olduğuna karar verdim. Yoksa elin ecnebisi ne anlasın Kurtlar Vadisi Pusu’dan, Tahsin’in Fikret’i öpmesinden. Bilmez ki bu günü çok beklediğimizi. Tahsin, Fikret’i öpünce, bizde sevdiğimizi öpmüş gibi olduk çok şükür. Sıradaki şiir bizim için Necip Fazıl’dan gelsin:
Ne hasta bekler sabahı,
Ve ne genç ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.